KFS ilk kez 1912 yılında birbirinden bağımsız olarak
Klippel ve Feil tarafından bildirilmiştir. Sıklığının 40000-
42000 doğumda bir olduğu tahmin edilmektedir. Kardiyak
anomalilerin kıs çocuklarında daha fazla görülmesine
rağmen kız ve erkek çocukları arasında KFS görülme açısından
belirgin bir fark yoktur
1-3.
Thomsen ve ark.4 ilk muayenede 57 hastada %70
oranında skolyoz, %26 oranında Sprengel deformitesi ve
%9 oranında üst ekstremite anomalileri saptamıştır. Bizim hastamızda Sprengel deformitesi mevcutken herhangi bir
işitme problemi yoktu. Hensinger ve ark.2 50 hastalık
serilerinde 21 hastada Sprengel deformitesi, 16 hastada
böbrek anormalliği, 15 hastada işitme bozukluğu, 9 hastada
sinkinezi ve 7 hastada konjenital kalp hastalığı gözlemiştir.
Mahir ve ark.5 ülkemizde yaptığı 23 hastalık
serinin hepsinde skolyoz, servikal füzyon, düşük ense çizgisi
ve kısa boyun gözlenirken sadece 1 hastada lomber
vertebralarda füzyon görülmüştür. 1 hastada renal agenezi,
9 hastada çeşitli derecelerde işitme kaybı, 5 hastada
kardiyak sorun (2 hastada hafif derecede mitral yetmezliği,
1 hastada aort yetmezliği, 1 hastada mitral kapak
prolapsusu, mitral yetmezliği ve aort yetmezliği bir arada,
1 hastada da ameliyat edilmiş atrial septal defekt), 1 hastada
epilepsi, 1 hastada dikkat çekecek kadar ileri düzeyde,
1 hastada da hafif düzeyde ayna hareketi görülmüş.
Mahir ve arkadaşları bu seriyi oluştururken Sprengel
deformitesi olan vakaları incelemişlerdir. Bugüne kadar
bildirilen serilerde dekstrokardiden çok fazla söz edilmemiş
olsa da dekstrokardi görülen hastalarda servikal vertebra
anomalileri aranmalıdır. Konstantinou ve ark.6
üst ekstremitede ağrı, uyuşma hissi, soğukluk, güçsüzlük
ve ciltte renk değişikliği olan KFS lu bir hastanın grafilerinde
C1 ve T3 arasında füzyon ve iki taraflı servikal kosta
saptamışlardır. İki taraflı torasik çıkış sendromu tanısı konarak kostların eksizyonu yapılmıştır. Servikal kosta KFS
ile birlikte yaygın olarak görülür. Bizim vakamızda da ilk
bakışta sağ tarafta servikal kosta var görülmektedir ancak
dikkatli bir inceleme ile sol tarafta da bir tane kostanın
eksik olduğu görülmektedir. Ayrıca sağ taraftaki fazla
kostanın servikal bölgeden mi yoksa torakal bölgeden mi
kaynaklandığı tam olarak belli değildir. Bu nedenle bizim
vakamızdaki kosta anomalisini sayı anomalisi olarak
adlandırdık.
Tedavi gerekliliği daha çok deformite ve eşlik eden
diğer sistem bulgularının neden olabileceği patolojilere
bağlıdır. Füzyon olmayan vertebralarda hipermobilite
olursa omurga semptomları ortaya çıkabilir. Nörolojik
sekeller olabilir. İlerleyici ve dirençli instabiliteler olursa
spinal kord etkilendiğinde spastisite, güçsüzlük, hiperrefleksi,
kuadripleji ve hafif travmalar sonucu ani ölümler
bile görülebilir1,2. Başın sağa veya sola doğru eğilmeye
başlaması veya rotasyonunun tedavisi için çoğu zaman
Halo kullanımı gerekmektedir. Halo ile eş zamanlı düzeltme
yapılabilir. Hem kafatası pozisyonu hem de üst servikal
omurga düzeltilebilir7. Pizzutillo ve ark.8 bu riskler
üzerinde durmuşlar ve hareketli fleksiyon ekstansiyon
grafileri ile servikal vertebralardaki açıklıkları incelemişler;
nadiren de olsa özellikle genç ve servikal vertebralarda
instabilitesi olan hastalarda cerrahi füzyon gerekebileceğini
vurgulamışlardır. Ancak Nagashima ve ark.9 servikal
vertebralarda ciddi hipermobilitesi olan bir hastada
40 yıldır hiçbir sorun olmadığını bildirmişler; bu nedenle
ciddi hipermobilitesi olan hastalarda bile profilaktik füzyonun
daha sonradan çıkabilecek disk sorunları yüzünden
hastanın nörolojik sorunları olmadan yapılmamasını
önermişlerdir. Hall ve ark.10 ise boyun ekstansiyonu ile
ciddi nörolojik bulgular gelişen 16 yaşındaki bir hastada
ameliyat sonrasında yakınmaların düzeldiğini bildirerek
nörolojik bulgularla seyreden instabilitelerde cerrahi
önermişlerdir. Hastamızda herhangi bir nörolojik bulgu
rastlanmaması nedeniyle cerrahi düşünülmedi. Uzun yolculuk
yaparken boyunluk kullanması önerildi. Vücudun
üst yarısında oluşmuş olan Sprengel deformitesine yönelik
tedavi programı düzenlendi.
Potansiyel hastalık komplikasyonları arasında; omuz
eklem hareket açıklığı (EHA) kaybı, adezif kapsulit, kronik
kas atrofisi, kronik omuz ağrısı ve kozmetik deformiteler
sayılabilir11. Bu komplikasyonların önlenmesi tedavinin
temel öğelerinden biridir. Tedavinin başında ağrının kontrolü
gereklidir. Genellikle basit analjezik ve steroid olmayan
anti inflamatuar ilaçlarla bu sağlanabilir. Yüzeyel sıcak
ve buz tedavisi kas spazmı ve ağrının giderilmesinde yardımcıdır.
TENS gibi elektroterapi modaliteleri ağrı kontrolünde
önemli yer tutarlar. Ultrason ve kısa dalga diatermi
gibi derin ısıtıcılardan hem ağrı kontrolü hem de yumuşak
dokuların elastikiyetini sağlamada çok önemli rol oynarlar.
Hastanın mesleki uğraşılarına veya hobilerine göre aktivite
modifikasyonu veya kısıtlanması gerekebilir12. Kontraktürleri önlemek için erken dönemde EHA egzersizlerine
başlanır. EHA egzersizlerinde genellikle skapulanın
stabilizasyonu gerekli olduğundan başlangıçta bu egzersizler
bir terapist tarafından yapılmalıdır. Skapular stabilizasyon
egzersizleri, fonksiyonel periskapular kasların
progresif kuvvetlendirme programına da ağrı sınırları içinde
başlanmalıdır12,13. Skapular stabilizasyon breysler
kullanılmakla birlikte sonuçlar tartışmalıdır14.
Sonuç olarak KFS saptanan olgularda dekstrokardi de
dahil olmak üzere diğer sistem anomalileri de araştırılmalıdır.
Çıkar Çatışması
Yazarlar, herhangi bir çıkar çatışmasının söz konusu
olmadığını bildirmişlerdir.